by osen

Share

Yazan: osen

Paylaş

Sadece sayılardan ibaret olmayan matematik, evrenin en derin işleyişinin birer temsili olarak insan zihninde ortaya çıkmaktadırlar. Bu noktada duyguların da bir dinamiğinin olduğu söylenebilmektedir. İnsanın duygulardan meydana geldiği bu yaşamda, duyguları körelmiş bir insanın kendisini eksik hissetme ihtimalinin olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.  Duygular; insanın ruh halini, davranışlarını ve diğer insanlarla etkileşimleri etkilemektedir. Bu noktada her insanın duyguları vardır. Fakat bu davranışların ve duyguların diğer insanlar üzerindeki etkisini algılayıp farkında olmak oldukça önemlidir.

Bilişsel duygu düzenleme becerisi, duyguları kontrol etmeyi ve değerlendirmeyi, sıkıntı veren problem ve duyguların üstesinden bilişsel süreçler yoluyla gelebilmeyi ifade etmektedir. Bilişsel süreçler yoluyla duyguların düzenlenmesi, olumsuz yaşam olaylarının ya da endişe verici tecrübelerin yaşandığı sırada ve sonrasında duygularımızı idare etmeye, düzenlemeye ve kontrol altına almaya yardım etmektedir. Kişilerin kullandıkları duygu düzenleme stratejileri, karşılaştıkları sorunları, kaygı ve zorlukları idare edebilmek için önemli ve gerekli bir gereksinim olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda sıkıntı veren duygu ve problemler ile başa çıkmanın ‘ruhsal’ bir yolu olarak da tanımlanmaktadır ve bilişsel başa çıkma kavramı ile aynı anlama da geldiğini söylenilebilmektedir.

Duygu düzenleme noktasında ‘Öz Farkındalık’ kavramı karşımıza çıkmaktadır. Öz farkındalık; kişinin kendi duygularını, başkaları üzerindeki etkilerini anlama ve tanımlama yeteneğidir. Aynı zamanda kişinin duygu ve davranışlarını düzenlemesinin en etkin yoludur. Diğer bir yandan ise, her şey duygusal zekânın temeli olan öz farkındalıkla başlar ve o noktadan inşa edilebilmektedir. Bu farkındalık sayesinde kişi duygularını yönetmeye başlamaktadır ve aynı zamanda yıkıcı duyguları ve dürtülerini de kontrol altında tutabilmektedir. Bunu başarabilen insanlar; olumlu bir bakış açısına doğru yönelirler ve farklı durumlara ve koşullara karşı uyum sağlayabilecek konumda bulunurlar.

Güçlü duygu düzenleme becerilerine sahip olan kişiler stresli ve gergin durumlarda derin bir nefes alarak durumu kontrol edebilmektedirler. Aynı zamanda bu olumsuz duyguları ve dürtüleri yönetemeyen kişiler genel olarak diğerlerine karşı olumsuz duygularını zincirleme şekilde yansıtabilmektedirler. Bu nedenle kişi hayata karşı olumsuz bir bakış açısıyla bakabilir ve bakış açısını genişletemeyerek bu döngüde sıkışıp kalabilir. Bu döngüyü kırmak; kimi zaman zorlayıcı olsa da aslında kişinin hayatında var olması gereken bir beceri türü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Duyguların işleyişini çözebilmek açısından büyük bir öneme sahip olan empati; başkalarının ne hissettiğini anlamak, o duyguyu paylaşmak ve tecrübelerini geliştirebilmek amacıyla ortaya çıkan bir kavramdır. Yani sosyal farkındalık, kişinin başkalarının ne hissettiğini anlayabilme yeteneğidir. Ve bu durumun en önemli bileşeni de empatidir. Yapılan araştırmalar sonucunda; karşıda bulunun kişinin yerinde olsaydınız nasıl hissedeceğiniz konusundan ziyade aslında daha çok onların ne hissettikleriyle ilgili olduğu konusundadır. Güçlü sosyal farkındalığa sahip olan insanlar nezakete daha eğilimlidirler. Ancak bu onların karşı tarafa karşı olan düşüncelerini ve duygularını yansıtmamaları anlamına da gelmemektedir. Hatta sevgi ve empatiyi içeren bir ilişki içerisinde bulunulduğunda kişi, karşı tarafın düşüncelerini ve duygularını daha iyi anlamaktadır.

Bir diğer etkili olan terim ise sosyal beceri kavramıdır. Çalışma yöntemi, takım çalışması ve başkalarına ilham verme yeteneğini içeren bu yetkinlikler, hayatın her alanında sağlıklı ilişkiler kurmaya ve sürdürmeye yardımcı olmaktadır. Güçlü sosyal becerilere sahip olan kişiler, organizasyonlarda ya da bir takım çalışmasında mükemmel bir fark yaratabilmektedirler çünkü başkalarını anlarlar ve insanları ortak bir hedefe taşımak amacıyla bu bilgi üzerinden hareket ederler.

Her insan hayatında çeşitli inişler ve çıkışlarında pek çok farklı duygu deneyimlemektedir. Ancak kişi iç dünyasının derinliklerine indikçe, bir duygu diğerlerinden daha baskın olabilir ve hayatın gidişatını şekillendirebilir. Öfke mi, korku mu, mutluluk mu, hüzün mü… Hangi duygu sizin kendinizi kontrol etmenize yardımcı oluyor? Günlük kararlarınızdan derin hislerinize kadar sizi etkileyen temel duyguyu ortaya çıkarma konusunda iyi bir eşlikçi olabilecek bu soru, beraberinde farklı soruları da ortaya çıkarmaktadır:

  1. Kendinizi en mutlu hissettiğiniz anda ne yaparsınız?
  2. Beklenmedik bir aksilikle karşılaşıldığında nasıl bir tepki verirsiniz?
  3. Çocukluğunuzda sizi en çok etkileyen duygu neydi?
  4. Zorlu bir durumda karar vermeniz gerektiğinde ne yaparsınız?
  5. En yakın arkadaşınız sizin hakkınızda ne söylüyor?
  6. Başarıyı nasıl tanımlarsınız?
  7. Hayal kırıklığına uğradığınızda genelde ne yaparsınız?
  8. Sosyal ortamlarda nasıl bir enerji yayarsınız?
  9. Geleceğe dair en büyük hayaliniz nedir?
  10. Başkalarının sizinle ilgili ilk izlenimi genellikle ne olur?

Bu sorular günlük hayattaki yaşantılarınıza eşlik edecek olan duyguları açığa çıkarmanız konusunda size birer destek kaynağı olacaktır. Soruları yanıtlarken dürüstlükle yanıtlamak, sizin ruhsal açıdan nasıl bir duyguya ev sahipliği yaptığını ortaya koymanıza yardımcı olacaktır.

İlgili Yazılar