by osen
Share
Yazan: osen
Paylaş

Bireysel açıdan seçtiğimiz sınırlar ve bu duruma karşı olarak gelişen kişiler arası ilişkiler hayat kalitemizi olumlu ya da olumsuz şekilde etkilemektedir. Kişiler arası ilişkilerde oldukça büyük bir etkiye sahip olan sınır koyma davranışı; sosyal irtibat açısından farklılık göstermektedir. Tutum, inançlar ve değerler ile bağlantılı olarak ortaya konan sınır algısını sağlıklı bir boyut çerçevesinde inşa etmek, kişinin yaşam kalitesi açısından oldukça önemli bir hale gelmektedir. Her türlü ilişki açısından sınırın hangi noktada başladığı ve hangi noktada bittiği kesin sınırlar çerçevesinde şekillenemeyebilir. Fakat kişinin kendi sınırını inşa etmesi ve sınırını korumasının en temel yolu, herhangi bir sınır ihlali algıladığında hissettiği duyguları anlayabilmesi ve bu doğrultuda hareket edebilmesidir. Bu duygu durum neticesinde kişi, kolaylıkla sağlıklı sınırlar koyma noktasında kendisine yardım edebilecektir.
Sağlıklı sınırlar koyan ve bu sınırlarını korumaya çalışan kişi, bu konu hakkında bir başkasını ikna etmek zorunda değildir. Zayıf olan halkanın mağdur olduğu bu yaşamda; sağlıklı sınırların önemi yadsınamayacak derecede fazladır. Zayıf halkadan çıkmanın en temel yollarından birisi olan sağlıklı sınırlar inşa etme; kişinin fikirleri, tavırları ve düşünceleri çerçevesinde şekillenmektedir. Sınırlar; bir şeyin başlangıcının ve bitişinin belli olduğu bir durumdur. Biraz daha somut açıdan bakılacak olursa; tatildesiniz ve lobiden odanızın anahtarını alacaksınız. Anahtarı aldıktan sonra odanızın yerini soruyorsunuz. Yani bu durumda odanızın yerini sorduğunuz gibi aslında bir başkasının sınırlarını da bu şekilde öğrenebiliyorsunuz. Sadece somut anlamda değil, soyut anlamda da bir kişi sınır ihlaline uğradığında ruhsal anlamda reaksiyon göstermeye başlayacaktır. Birden bire öfkelenmek, içe kapanmak, yeme atakları geçirmek, uyku düzeninin bozulması…

Ruhsal sınırları koruyabilmek çok önemlidir. Kişi, hem kendi sınırlarına saygı gösterilmediğini hissedip ardından bu sınırları da koruyamadığını hissettiğinde tam olarak bu noktada hem belli başlı hastalıklar ortaya çıkmakta hem de psikolojik rahatsızlıklar devreye girmektedir. Bu nedenle sınırlar, hayattaki en önemli noktalardan birisidir. Nasıl ki bir evin kapısı varsa ve o kapı kapalı duruyorsa, belli büyüklükteki bir evin sınırları dâhilinde bir odanın kendinize ait olduğunu belirliyorsanız bu gibi davranışlarda bir sınır koyma davranışıdır. Ruhsal sınırların başladığı nokta ise; kişinin bir duruşa sahip olması ile başlamaktadır. Şu noktayı hayat mottosu haline getirdiğinizde işler biraz daha kolaylaşacaktır; ‘Ben kendi hayatımda, kendi önceliğim olarak kendimi seçiyorum. Eğer insanlar benden yardım istediğinde bunu yapabilecek, ruhsal ve fiziksel güce sahipsem onlara yardımcı olabilirim. Ancak her zaman öncelik konumuna kendimi koyacağım. Sonrasında diğerleri gelecek.’ Denildiği zaman bu sağlıklı bir noktada yer alacaktır. İnsanın başkasına faydası yoksa ve sürekli olarak önceliğini başka birilerine vererek fedakârlık yapıyorsa bu durum, o kişinin ruhsal sınırlarının aşıldığını göstermektedir. Kişi kendi temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı için bu durum sahici ve iyi bir durum değildir. Kişi en büyük ihaneti kendisine yapmaktadır. Bu nedenle sınırların başlangıcı kişi için öncelik konumunda olmalıdır.
En önemli bir diğer ölçüt ise hayır diyebilmektir. Kişinin güçlü hayırlara sahip olması, net bir duruş sergilediği anlamına gelmektedir. Hayır diyebilen kişi, çevresi tarafından saygı görmektedir. Bireyin öncelikle hayır dediği ve ardından evet dediği bir durumda karşı tarafta belirli bir boşluk oluşacaktır. Bu boşluk: ‘Beni biraz daha zorlarsan ben senin istediğini yaparım, beni biraz daha zorlarsan hayırlarım evete dönüşebilir.’ Anlamına gelmektedir. Bu durum ise insanların size karşı güvenin, tutumunu ve hatta bakış açısını sarsan ve olumsuz bir noktaya getiren durumdur. Bu nedenle kararlı, net ve hayırlara sahip olmak önemlidir. Bir duruma ya da kişiye karşı hayır denildiğinde bu durum ilişkinin içerisinde bir problem haline geliyorsa, o ilişki sorgulanmalıdır.
Bir kişi; sürekli olarak evet der ise ve günün birinde hayır kelimesini kullandığı takdirde her zaman ‘kötü insan’ konumuna koyulmayı göz önünde bulundurmalıdır. Bu nedenle yaşamda kime hayır ya da kime evet deniliyorsa bu durum, sağlıklı bir şekilde analiz edilmelidir.
Bir diğer üçüncü kural ise; niyet konusunda net bir duruşa sahip olmaktır. İçi başka, dışı başka olan bir kişi samimi olmayan tutumlar içerisine kendisini sokabilir ve bu nedenle zor durumda kalabilmektedir. ‘Aslında gelmeyi hiç istemiyorum ama seni kırmayayım.’ Gibi söylemlerle kişi hem kendisini kandırır hem de net bir şekilde niyetini ortaya koyamaz. Kişinin söyledikleri ve davranışları farklı olduğu zaman ortaya tutarsız bir tavır konulmuş olmaktadır. Tutarsızlığın olduğu yerde ise insan öfke patlamaları yaşar ve en büyük öfkesi kendisine karşı ortaya çıkar. ‘Ben nasıl ona hayır diyemedim, ben nasıl ona kendimi ezdirebildim.’ Diyerek kişi bazı pişmanlıklar yaşamaktadır. İnsanlara verilen mesaj ise; ‘Ben aslında çok fazla saygı duyulması gereken bir kişi değilim, sen azıcık beni zorladığın takdirde bu otoriteye karşı gelemeyeceğim. Ancak bir noktada da kendimi biraz başarmış gibi hissediyorum, sen yine de benden istediğini alıyorsun ve sen benden daha güçlüsün.’ Şeklindedir. Bu nedenle kişinin tavır ve niyetlerinin aynı doğrultuda olması gerekmektedir. Kişi ‘Ben ne istiyorum?’ diye kendisine sormalı, ardından kararını almalı ve en son adımda ise bu kararını karşı tarafa aktarmalıdır.
Diğer bir önemli nokta ise; kişinin çevresindeki eleştirilere karşı gardını almasıdır. ‘Ben hayır dedim ama o beni artık sevmiyor. O bana artık değer vermiyor.’ Şeklindeki zihinde oluşan sesler karşı tarafın tepkilerini tartma amacıyla ortaya çıkmaktadır. Bu durum ise hayat akışını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle kişinin önemsediği nokta; kendi ilerlemesinin nasıl olduğu olmalıdır. Kişiyi biricik yapan ise bu yolda ortaya koyduğu emek ve çabalarıdır.
Sadece sayılardan ibaret olmayan matematik, evrenin en derin işleyişinin birer temsili olarak insan zihninde ortaya çıkmaktadırlar.
Sadece sayılardan ibaret olmayan matematik, evrenin en derin işleyişinin birer temsili olarak insan zihninde ortaya çıkmaktadırlar.
Sadece sayılardan ibaret olmayan matematik, evrenin en derin işleyişinin birer temsili olarak insan zihninde ortaya çıkmaktadırlar.
Sadece sayılardan ibaret olmayan matematik, evrenin en derin işleyişinin birer temsili olarak insan zihninde ortaya çıkmaktadırlar.

